Marifetname ve Cinsellik Hakkında

Marifetname 18. Yüzyılda yazılmış 4 ciltten oluşan ansiklopedik bir kitaptır. Marifetname yazarı İbrahim Hakkı, 1703- 1780 yılları arasında Doğu Anadolu'da yaşamış bir bilim adamıdır. Doğumunu şu dizelerle anlatır. "Hicretin tarihi bin yüz onbeş oldu ol bahar, / Kale'i Ahsen'de doğdu İbrahim Hakkı zar."

Siirt'ten arabamızla yokuşu tırmanırken ülkenin böyle ücra köşesinde eğitim kurumları ile ünlü bir köye ulaşacağımızı doğrusu pek tahmin etmiyordum. Bu gün Siirt ilimize bağlı Aydınlar beldesinin, Tillo adı ile anıldığı devirlerde bir çok bilim adamının yetişmesine ev sahipliği yapmış olan bir eğitim yuvası olduğunu orada öğrendim. Babasının Erzurum'dan ayrılıp bilim öğrenmek üzere gittiği Tillo'da küçük yaşlarda eğitimine başlayan İsmail Hakkı, burada çok sayıda eser verme olanağını bulmuş.

"Erzurum'un güneydoğusunda ve ondan on günlük uzaklıkta 78 boylam, 37 enlem dereceleri arasında bulunan Siirt ilinin doğusunda ve ona iki saat uzaklıkta yüksek bir yerde, havası gayet güzel, meyveli ağaçları ve bahçeleri çok, kaynak suyu az, kuyu ve sarnıçları bol, 200 evli, çok sayıda dükkanlar, bir han ve bir hamamı, üç mescit ve bir camii olan Tillo." (C.2, s.116)

Şimdi halkının bir kısmı terk etmiş bir köy görünümünde Aydınlar. Torunlarından biri evini müze haline getirerek, İbrahim Hakkı'nın çeşitli çalışma gereçlerini, ölçüm araçlarını ve el yazması kitaplarını sergiliyor. Orijinalinin bir cildini bu müze evde gördüğüm Marifetname'ye ilgim burada doğdu. Sayfalarında dolaştığım Marifetname ise sadeleştirilmiş, günümüz türkçesine aktarılmış nüshasından.

Birinci cilt evrenin yaradılışı, cennet ve cehennem, kıyamet konularında gününün din ve tasavvuf anlayışına ilişkin görüşlerle başlar. Ardından ruh-beden ilişkisi, organların bileşimi, kafa tası anatomisi, embriyoloji, koruyucu sağlık, beslenme ve mistisizmin benlik eğitimine ilişkin öncelikli konularını içerir.

İkinci cilt, Tanrı sevgisi ve Tanrı'ya ulaşmak için içsel eğitim yöntemlerinin tanıtımı ile başlar. Görgü kuralları, eğitici-öğrenci ilişkileri ve cinsel eğitim konularına değinir.

Üçüncü cilt doğa bilimleri ve ardından ağırlıklı olarak anatomiye ayrılmıştır. Bu özelliklerinden olsa gerek, Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyelerinden Prof. Halil Dikmen'in "İbrahim Hakkı Portresinde" kitap, dünya ve kafa tası öne çıkarılmıştır. Bu ciltte sadece anatomi anlatmakla kalmamış, fonksiyonel anatomiye, fizyolojiye değinmiş, hatta "İnsan bedeninin zaman ve mekana benzeyişi" başlığı altında beden yapısını felsefi bir bakış açısıyla tartışmaya açmıştır.

Dördüncü ve son ciltte ise ağırlıklı olarak aritmetik, geometri ve astronomi konuları yer almaktadır. Yer yer şiirlerle süslenmiş olan Marifetname şu dizelerle son bulur: "Hakkıyle ölmez okuldur bu kitap / Andırır hayır ile anı bi hisap / Bunu kim okursa kazançlı olur / Kim ki anlarsa onu, mutlu olur."

Devrinde ansiklopedik bir bilgi ve eğitim kitabı olan Marifetname' de cinsel konular oldukça önemli yer tutmaktadır. "Sağlığı koruma çareleri ve bu konuda uyulacak esaslar" başlığı altında çeşitli yiyecekler ve bitkisel ilaçlardan söz edilmektedir (C.1, s.53-56). Bunlar arasında anason, yumurta, tavuk eti, leblebi ve nanenin meniyi artırdığından, kafurun duyu organlarını kuvvetlendirdiğinden, su kavunu ve ayvanın ise şehveti artırdığından bahseder. Bu arada uyarı yapmaktan da geri durmaz. " Şehvetin fazlası şer, azı pısırıklık, ortası iffettir. Şehvette ılımlılık, bedene sağlık, nefse lezzet, rahat ve esenliktir" (C.1, s.51).

Marifetname insan gelişim dönemlerini şöyle ele almaktadır: "Büyüme devrinde 15 yaşına kadar olan çocukluk evresi, 30 yaşına kadar süren gençlik devridir. Bu cömertlik çağıdır da. Tabiatı sıcak ve nemlidir. Öfkeli bir huy taşır, yani delikanlıdır. Otuz yaşından sonra hararet düşmeğe başlar. Alınan gıda ile harcanan kuvvet dengeli kaldıkça ve erime ortalama halde bulundukça vücut dinç kalır. Fakat erime günden güne artar; vücudun nemliliğiyle eriyişi dengesini bozar, yani gelir ve gider dengesi bozulursa, devamlı olarak ısı azalır (C.1, s37-38)."Erkeğin eşi ile eğlenip cinsel ilişkide bulunmasının usul ve yöntemleri" ni anlatırken 20 adet öğütte bulunur. Bunlardan ilginç olan bir örnek verelim: "Erkek cinsel ilişkide horoz gibi davranmasın. Birleşme bir anlık olmasın ve erkek kendisi kadar eşinin de cinsel ilişkiden zevk almasını sağlayacak şekilde hareket etsin." (C.2, s.164). Bir diğer konu, " Cinsel ilişki zamanı, çocuğun şekil ve halleri" başlığı altında ele alınmış. Burada yazar, cinsel ilişki zamanı, şekli ve yeri ile doğacak çocuğun özellikleri arasında ilişki kurulabileceğini savunmakta ve örnekler vermektedir (C.2, s.165-166). Yine ilginç bir öğüdünü nakledelim "Sakın iki kadınla evlenme. Eğer şaşırıp bu işi yaparsan, ikisini aynı evde oturtma." (C.2, s.183).

Üçüncü ciltte anatomi konularının ardından, organların şekil ve biçimleri ile kişilik yapıları arasında bağlantı kuran uzun bir şiir yer almaktadır. Bu şiirde kadın ve erkek dış genital organlarının görünümü ile cinsel istek ve huy arasında ilginç bağlantılar olduğu ileri sürülmektedir. Yine bu şiirin devamında kadın güzelliği ve kadını güzelleştiren özellikler ele alınmıştır.

Marifetname'de erkek ve kadın genital organları şöyle anlatılmaktadır: "Erkeklerin testis kasları dört tanedir. Bunlar testisleri korumak ve uyarmak için yaratılmışlardır......Torbadaki yumurtalar katıdır; tabiatları sıcak olduğundan duman yaymakta ve bundan erkeklerin yüzünde sakal bitmektedir. Çünkü yumurtaları olmayanın veya yumurtası sıcak olmayanın sakalı olmaz yahut yumurtalar kesilip alınsa, sakalı varsa dökülür kalmaz.

Kadınlar için bir çift kas yeterli gelmiştir. Çünkü onların yumurtaları erkeklerinki gibi dışarıda asılı değil, içeride yapışıktır. ..... Fakat rahmin ağzı üzerinde bir kas vardır ki, onun lifi çok enlidir. Bu lif rahmin ağzını tamamen çevrelemiştir. Bu kasın bir faydası, adet zamanına kadar rahmin ağzını kuvvetle kapamak, tutmak ve adet zamanı gelince gevşemektir. Ta ki, rahimde toplanan kan tamamen boşalsın ve kadın adetini tam görsün. Bir faydası da, cinsel ilişki anında gevşemektir. Bu suretle rahmin ağzı açık kalır ve meni damlasını çekip içeri alır. Sonra yine rahmin ağzı kuvvetle kapanır ve çocuğu doğum zamanına kadar içinde saklar, korur. Doğum zamanı gelince de çok gevşer ve yayılır ki, doğum mümkün ve kolay olsun.........

Penisi iki çift kas hareket ettirir. Bir çifti kasık kemiğinden başlar ve aletin iki yanından geçer. Bunlar gevşediği zaman idrar yolu açılır, genişler ve idrar ile meni oradan kolaylıkla akar. Diğer çifti de yine kasık kemiğinden başlar ve asıl aletle birleşir. Bunların ikisi birlikte uzanırsa, alet doğrultusunda uzama belirir ve eğer yürekten şehvet rüzgarı gelir ve damarlar dolarsa alet dikilir ve eğer şiddetle dolarsa alet büyür ve sertleşir ve kasık tarafına eğilir. Eğer bu uzama o çift adalenin yalnız birisinde olursa alet o tarafa eğilir" (C.3, s114-115).

Her ne kadar cinsellik konusunda oldukça büyük ilerlemeler kaydetmiş olsak da, bilmediklerimiz de çoktur. Tartışılır yönlerine rağmen, on sekizinci yüzyıldan gelen bu derece detaylı tanımlamalar, günümüz bilgileri ile karşılaştırıldığında, hala güncelliğini korumaktadır. İlginç değil mi?

Prof. Dr. Sabahattin Aydın
02.01.2005

300 YIL ÖNCE YAZILAN MÁRİFETNAME’DEN CİNSEL DERSLER

İbrahim Hakkı Erzurumlu, 18.yüzyılda Marifetname adında bir kitap yazmış. Bu kitapta, "cinsel öğütler" de veriyor. Okuyalım bakalım, "İslamî" cinsel öğütler neleri içeriyor?

Cimada öpüşenin çocuğu sağır doğar
Erkek, iç gömleğinden başka bütün elbiselerini soyacak.
Kadın da aynı şekilde soyunacak.
Cima esnasında öpüşme ve konuşma olmayacak. Çünkü bunlar, çocuğun sağır ve dilsiz olmasına sebep olabilir.
Erkeğin suyu indikten sonra kadınınki de ininceye kadar karnı üzerinde durmak lazımdır ki kadın ikinci cimaya kadar tıkanıp tembel kalmasın. Yani erkek cimada horoz gibi davranmasın, birleşme bir anlık olmasın ve erkek kendisi kadar eşinin de cimadan lezzet duymasını sağlayacak şekilde hareket etsin.
Cima çocuk ve hayvan yanında yapılmamalıdır.
Cimadan sonra muhakkak idrarını yapmak lazımdır ki meninin son damlaları mesanede kalmasın ve onda tedavisi imkansız bir hastalık yapmasın.
Yabancı kadınlarla yalnız kalmamalıdır. Çünkü hem haram hem de sonu fenadır. Bir şair şöyle diyor: Kadınlar, bizim için şeytan olarak yaratılmışlardır. Şeytanların şerrinden ise Allah'a sığınırım.
Öğleden sonra yapılan çocuk şaşı gözlü olur
Yeni ayın ilk günü cima yapılırsa çocuk güzel olur.
Öğleden evvel cima yapılırsa çocuk hakim ve kerim olur.
Pazartesi gecesi cima yapılırsa çocuk Kur'an hafızı olur.
Salı gecesi cima yapılırsa çocuk cömert ve merhametli olur.
Perşembe gecesi cima yapılırsa çocuk alim ve amil olur.
Cuma gecesi cima yapılırsa çocuk ábid ve arif olur.
Cuma namazından evvel cima yapılırsa çocuk mutlu ve ölümünde şehid olur.
Kadının rızası dışında cima yapılırsa çocuk ahmak olur.
Yeni ayın ilk gecesi veya onbeşinci veyahut da son gecesi cima yapılırsa çocuk deli olur.
Pazar gecesi cima yapılırsa çocuk yol kesici olur.
Çarşamba gecesi cima yapılırsa doğacak çocuk öldürmeye eğilimli olur.
Gündüz öğleden sonra cima yapılırsa doğan çocuk şaşı gözlü olur.
Ramazan bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk serkeş, inatçı olur.
Kurban bayramı gecesi cima yapılırsa doğan çocuk altı veya dört parmaklı olur.
Cima ayakta yapılırsa doğan çocuk uykuda yatağına işer.
Erkek, yanılır da baldızıyla sevişir ve cima yaparsa doğan çocuk hünsa (kendisinde hem erkek hem de dişi alameti olan) olur.
Cima meyve ağacının altında yapılırsa çocuk zalim olur.
Kadının sesi kocadan fazla çıkmayacak
Kocası kapıdan içeri girince hemen ayağa kalkıp karşılamak.
Karı kocasına merhaba efendim, hoş geldiniz demeli.
Karı kocasının her emrine itaatli olmalıdır.
Karı kocasının cinsi arzu ve isteklerine karşı gelmemek, nefsini teslim etmekte gecikmemek şeklinde hareket etmelidir.
Kadın sesini kocasının sesinden fazla yükseltmeyecek.
Kadın kocası için bazı zararsız maddeler sürünüp süslenecektir.
Kadının hainliğinden sakınmak lazımdır
Erkek eşine rıfk ile muamele edecek, iyilikle idare edecek. Çünkü kadın eğri kaburga kemiğinden yaradılmıştır, aklı ve dini eksik, kocasına sığınmıştır. Güleryüzle sohbet için alınmıştır.
Erkek, karısının öfkesi karşısında susmalıdır. Ta ki kadın pişmanlık duyup kocasından özür dileyinceye kadar. Çünkü kadın ruhen zayıftır. Susma onu yener.
Kadının hainliğinden, aldatma ve tuzaklarından sakınmak lazım. Çünkü Hz. Adem, eşi Havva anamızın aldatmasıyla Allah'a asi olmuştur.
Erkek, karısıyla şakalaşmalı, güldürücü sözler söylemeli. Yalnız kadın kıyafetine girmeyip başka şekilde nezih eğlenceler yapmalı.
Erkek karısına üzüntülerini, kederlerini, düşmanlarını ve borçlarıyla alacaklarını söylememelidir.
Yumurtası sıcak olmayan erkeğin sakalı olmaz Erkeklerin husye kasları dört tanedir. Bunlar husyeleri korumak ve uyarmak için yaratılmışlardır. Ta ki yavaşça bir uzantı olmasın, gevşeme ile aşağı inmesin ve çarpmalardan yumurtalar korunsun. Torbadaki yumurtalar katıdır, tabiatları sıcak olduğundan duman yaymakta ve bundan erkeklerin yüzünde sakal bitmektedir Çünkü yumurtaları olmayanların veya yumurtası sıcak olmayanın sakalı olmaz yahut yumurtalar kesilip alınsa, sakalı varsa dökülür kalmaz.

dua

Anonim" seçeneğiyle isim vermeden yorum yazılabilir.
"Adı/URL" seçeneğiyle sadece isim verilerek de yorum eklenebilir.

Yorum Gönder (0)
Daha yeni Daha eski